Yavru bir köpeğin hayatının ilk dönemlerinde karşılaştığı her durum onun erişkin yaşamında vereceği tepkileri belirler.
Sosyalleşme bu nedenle önemlidir.
Çoban köpekleri annelerinden ayrıldıktan hemen sonra korumakla yükümlü oldukları çiftlik hayvanları ve yaşamını sürdüreceği doğayla tanıştırılıp onlarla çok yakın kontak halinde büyütülerek görevleri bağlamında sosyalleştirilip eğitilir. Üç ay sonra her şey çok geç olabilir. Koyunlar yerine sadece insanlarla gerçekleşen sosyalleşme köpeğin erişkin olduğunda tanımadığı bu hayvanlara karşı saldırgan tepki vermesine neden olabilir.
Av köpekleri, av hayvanları ve silah sesiyle genç yaşta tanıştırılır. Bu da bir sosyalleşmedir. Yoksa güçlü av güdüleri olan bir köpek sırf silah sesinden ürktüğü için avcılarca kenara itilebilir.
Yavrular sütten kesildikleri 6-7. haftadan sonra annelerinden ayrılıp yeni ailelerine, yani bize, teslim edilir. Meraklı ve öğrenmeye aç bir şekilde tecrübe ettikleri her şeyi hafızalarına kayıt ederler. Bu çok önemli dönemde karşılaşmadıkları ya da kötü tecrübe ettikleri her şey onlar için erişkin yaşamlarında korkuyla tepki verdikleri durumlara dönüşebilir. Bu nedenle özellikle 1.5-3 ay arasındaki ana sosyalleşme dönemi köpeğin psikolojik dünyasında tartışılmaz bir önem taşır.
Köpekler bu nedenle her türlü insan ( kadın, erkek, çocuk), hayatları boyunca karşılaşacakları diğer evcil hayvanlarla (köpek, kedi hatta çiftlik hayvanları), her çeşit taşıt (araba, otobüs, bisiklet, kaykay, bebek arabası vs) ve yol ile (asfalt, çakıl, çim vs) bu aylarda tanıştırılıp çağrışımlarının daima pozitif olmasına dikkat edilmelidir.
Köpekler şapkalı bir adamla şemsiyeli bir adamın ayrımına varamayabilirler. Üç yaşındaki bir çocuk ile bebek arabasındaki çocuk da tıpkı bağırarak etrafta koşuşturan çocuklar gibi onun için farklı yaratıklar olaral algılanabilir. Defalarca karşılaşmışızdır. Bayanlarla arası iyi olmasına rağmen erkeklerden nefret eden köpeklere rastlamak mümkündür ya da yavruyken kucağından düşsüğü bir çocuk nedeniyle erişkin olduğunda tecrübeyi zihninde genişleterek hiç bir çocuğu yanına yaklaştırmayabilir. Belki de hayatında hiç yaşlı bir insan görmemiştir ve hemen savunmaya geçer.
Talihsiz bir insanın köpeğinin insanlara karşı olan saldırganlığı, o en şirin ve herkesle oynamaya hevesli olduğu dönemde veteriner hekimin kendi deyimi ile "yalaka" olmasın diye insanlarla olan sosyal kontağın engelleme tembihinden kaynaklandığını duymak, gerçekten hem acı hem de yukarıda bahsedilenlere iyi bir örnek.
TAVSİYELER
Yavru eve gelip çevresine alıştıktan sonra öncelikle eve gelen komşularınız ve çocuklar ile ona tatlı anılar bırakın.
Çocuklar, tamamen bir büyüğün kontrolü altında, onu kucaklarına alsınlar, oynayıp, yiyecek şeyler versinler.
Aşıları tamamlanınca çevreyi ve özellikle de en yakın parktaki diğer köpek arkadaşlarını tanıma zamanı gelmiştir. Diğer köpeklerle kontrollü bir şekilde oynamasına izin vererek kendi türü arasındaki doğal sosyal davranışları öğrenmesine yardımcı olmalısınız.
Kalabalık caddelerde, arabaların yoğun olduğu yerlerden geçerek yavrunun çevresini kabullenmesini sağlamalısınız.
Çocuk parklarına gidin. Çevrede koşuşturan çocukları takip etmek istiyorsa izin vermeyin ve yakın bir bankta oturup onları zamanla umursamamayı öğreninceye kadar bu ziyaretleri sürdürün.
Bu listeyi daha da uzatabiliriz. Çevrenizin size ve köpeğinize sunduğu imkanlara ve hayal gücünüze bağlı olarak yavru köpeğinizin sosyalleşme döneminde en az onun kadar kendiniz ve arkadaşlarınıza da keyifli tecrübeler sunabilirsiniz.
Sosyalleştirilmeyen köpekler insanlar ve diğer hayvanlara karşı saldırgan ve güvenilmezdir.
Her ne kadar "benden başka kimseye kendini sevdirmesin" yaklaşımı özellikle ülkemizde yaygınsa da davranışları önceden kestirilemeyen köpekler toplum için tehlikedir. Davranışlarının sonuçlarından sahipleri sorumlu olmasına rağmen suçlanan sadece köpek olur.
|